[Önceki]
|
[Sonraki]
3. gün
Çarşamba sabahına gözlerimizi Antalya Öğretmenevi'nde açtık.
Kahvaltının ardından eşyalarımızı toparladık.


Bu günkü hedefimiz Alanya Gazipaşa yolu üzerindeki Sedre Kamping'e
kadar olan yolu gezmekti.
İlk olarak "Madem ki yakınlarındayız, Düden Şelalesine gidelim." dedik.

Bir
merdiven vasıtasıyla şelalenin "alt katı"na indik. Burası, şelale
manzaralı ferah bir mağara idi. Ancak, nasıl oluşmuş bilemeyeceğim.








Gözlerimizin
bu doğa ziyafetinden sonra tekrar yola koyulduk. Sonraki ilk durağımız
Perge oldu. İlk olarak motorları park ettik. Hem de iki jandarma motoru
ile aynı kaldırım kenarına. Biri TDM diğeri de 1100GS (galiba) Biraz da
jandarma ile muhabbet ettik. Sonra da dondurma ve su ile kendimizi
ödüllendirdik.





Harun hızını alamayıp stadyumda fotoğraf için dört döndü.

Bu
koca şehri gezsek günü bitirecektik. Biz de fazla uzatmadan yola
koyulduk. Şimdiki resimler de dönüş sırasında Perge tiyatrosunun önünde
çekildi.



Perge elimizden ucuz kurtulmuştu ama Aspendos o kadar şanslı değildi.
Ancak o bunu henüz bilmiyordu. 

Tam teçhizatlı olan bizden kurtuluş yoktu.

Konser verecekler gibi bir his vardı içimde.

Bu
asker, çarşı izninde manita ile buluşacakmış ama hatun kişi ekince
orada kalakalmış, zaten bu kadar zaman birliğe dönmeyince firari
olmuştur garibim.

Yazık garibime, hala bekliyor.



Arkada da "beleş tepe" görünüyor.

Yılmadık, o sıcakta bir de arkadaki tepeyi arşınladık.

Yol ortasındaki büyük taşlar aslında kanalizasyonu örtmekte.

Bu bina da hafızam beni yanıltmıyorsa bazilika. Büyük bloklar da
konglamera'dan olsa gerek.

Aspendos'tan
sonra Side'nin de kaderinde gezilmek vardı. Motorları parkettikten
sonra ilk iş olarak ortalıkta biraz dolanıp gözümüze bir mekan
kestirdik ve orada karnımızı doyurduk.
Piyangodan para çıkınca Harun'a bir Harley almalı.


Şehirde dolanıyoruz...
Tiyatronun önündeki tabela ilgimizi çekiyor tabii.

Tabelanın gösterdiği yolu takip edince sahile varıyoruz.

Plaj ve tarihi eserler iç içe...

devam edip tekrar kalıntılara ulaşıyoruz.

Hadrianus denen zat-ı muhteremin de geçtiği her yerde anısı yaşıyor.
Resimde uzaklarda Hadrianus kapısı.

Şehrin
tiyatrosu diğer tiyatroların aksine sırtını bir tepeye yaslamamış.
Aslan gibi kendi kendine ayakta duruyor. Yalnız bir olaya uyandım. O da
şu ki Perge'de gazdiğimiz stadium ile bunun tribünlerini taşıyan
kemerli yapı birbirinin eşi. Yetmezmiş gibi ikisinde de eğimli bir
şekilde yerleşmiiş olan kaya blokları artık bir depremle mi ne yerinden
kaymış. Ayıplıyor ve bir daha olmasın diyorum. 
Kale duvarları

Yine kapı

Tiyatro hakkında





Side'den
sonra Alanya istikametinde yola koyulduk. Alanya'ya girerken istanbul
plakalı otomobil kullanan bir mutant, üç şeritli yolda sağdan direkman
orta şeride Harun'un önüne atlayınca Harun sinirlendi tabii. Sonra ise
ışıklarda iki jandarma motoru yanında durunca jandarmalarla biraz
muhabbet ettik. Hatta onlar bize muhabbet açtılar. Yahu motorlu olmak
ne güzel bir histir.
Alanya'da biraz bakındıktan sonra şehri
ertesi gün gezmeye karar verip tekrar yola koyulduk. Yirmi kilometre
sonraki Sedre Club Camping'de kontağı Çarşamba günü için kapadık.

Çadırları kurup mayoları giydik ve hemen denize koştuk. Deniz biraz
kirliydi.

Güne de noktayı iyi koyduk ama.


Üçüncü
gecemizde ilk defa olarak çadırda idik. Kamping, tuvalet, duş vs.
tesisler anlamında çok kaliteliydi. Harun iyi yer bulmuş hani.
[Önceki]
|
[Sonraki]